Saygıdeğer konuklar öncelikli olarak Süleyman Demirel Üniversitesine ve sizlere bu konudaki duyarlılığınızdan ötürü teşekkür ederek sözlerime başlamak istiyorum.
Neden bağımlılık konusu önemli?
Çünkü bağımlık sadece ruhsal problem olarak değil; fiziksel hastalıklar, eğitim sorunları, ailevi sorunlar, sosyal sorunlar, ekonomik sorunlar ve adli sorunlarla karşımız çıkmakta. Aslında bu sorunun tarihçesi çok eski. İnsanlık tarihiyle başlamış bir sorun ve ne yazık ki devam eden bir sorun. Bir dönem bu maddeler tıbbi amaçla da kullanılmıştır. Sonradan keyif verici maddeler olarak tüketim artışı yaşanmış ve yüksek miktarlarda satışlar elde edilmiştir; hatta 19. yy. da Çin ve İngiltere arasında “Afyon Savaşları” yaşanmıştır. Peki, sorun ülkemizde nasıl? Devletimiz ve hükümetimiz de bunu önemsiyor. Ankara'da 2014 yılında bununla ilgili “Uyuşturucu ile Mücadele Şûrası” adlı bir toplantı yapıldı. Bu toplantıya Sayın Başbakanımız dâhil 8 bakanımız da katıldı. Gerçekten bu mücadelenin birçok alanda olması gerekiyor ki işe yarasın. Bunların bir kısmı yapıldı ve yapılmaya da devam ediliyor. Metruk binaların yıkılması ve iş imkânlarının sağlanması yine narko-timler dediğimiz grupların oluşturulması ve emniyet birimlerinin mücadelesi, okullarda eğitimler ve ailelerin bilgilendirilmesi ve yasal önlemlerin arttırılması.
Peki, sorunun boyutu ne?
Kısaca biraz ondan da bahsetmek istiyorum: Ülkemizde, uyuşturucu maddeyi en az bir kez deneme; 15–64 yaş gruplarında % 2,7'dir. Batıya baktığımızda aslında çok yüksek değil gibi gözüküyor; ama ne yazık ki son yıllarda bu konuda da artan bir oran var. Erkeklerde biraz daha fazla olmakla birlikte kız çocuklarında da bu sorun artmaya başladı. Dünyada nasıl olduğuna bakacak olursak; bu anlamda milyonlarca insan etki altında. Uyuşturucu deneme oranları ülkemize göre daha yüksek. %7 civarında. Ve Amerika'da yapılan bir çalışmada 5 milyon birey uyuşturucu bağımlısı ve bunlardan her gün yaklaşık 50 tanesi kaybediliyor. Bunu sadece biz değil tüm dünya önemsiyor.
Peki, uyuşturucu madde nedir?
Bir kere şunu unutmamalıyız. Bu maddeler beynimizi etkiliyor. Kullanıldığı zaman da dengeyi bozuyor. Ruh sağlığını etkiliyor. Bir süre sonra kişisel, sosyal, ekonomik ve toplumsal sorunlar ortaya çıkıyor. Peki, baAlkol ve Madde Bağımlılığı Prof. Dr. Mehmet Murat KULOĞLU Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları AD Öğretim Üyesi KENT BULUŞMALARI: 26 NİSAN 2016 55 ğımlılık nedir? Bir kere kullanılan madde miktarı her aşamada biraz daha artıyor. Bir süre sonra madde bizi kontrol etmeye başlıyor ve içinde kaybolup gidilen hastalıklar başlıyor. Zarar vermesine rağmen kullanmaya devam ediliyor. Ve sahte iyi oluş dediğimiz bir süreç başlıyor. Kendimi iyi hissediyorum diye de gençlerimiz bu işe başlıyorlar. Ve daha sonra arkasından daha ciddi sorunlar ortaya çıkabiliyor. Başarısız bırakma girişimleri var. Kullanılmadığında ise yoksunluk belirtileri ortaya çıkmakta.
Kimler bağımlı olabiliyor, diye sıkça sorulan sorular var.
Bir kere herkesin bağımlı olabileceğini kesinlikle unutmamalıyız. Kişi madde kullanmaya başladıktan ne kadar sonra bağımlı olmaya başlıyor? Bu da daha çok kullanılan maddenin cinsine göre değişiyor. Bazı maddeler çok hızlı bağımlılık oluştururken bazı maddeler ise daha uzun sürede bağımlılık oluşturabiliyorlar. Öncelikle madde bağımlılığının bir hastalık olduğunu asla unutmamalıyız. Çünkü bu, “Ben bağımlı değilim; bir kere kullanmakla bir şey olmaz denilerek başlıyor. Bu bir şeker hastalığı gibi aslında, tansiyon hastalığı gibi. Diyete dikkat edildiği sürece, sorun yok. Diyetimizi bozarsak, tansiyon hastalığı gibi nasıl tuzlu yersek burada da madde kullandığımız anda ne yazık ki böyle bir sorunla karşı karşıya kalıyoruz. Bu yüzden ömür boyu süren bir hastalık aslında; ama tedavisi olan ve iyileşebilen bir hastalık. Nasıl bir süreçle karşı karşıyayız ve nasıl ortaya çıkıyor bu hastalık? Daha çok, belki kullanabilirim diye, bir korku ya da bir merak ya da arkadaş çevresinde hayır diyememe şeklinde ortaya çıkabiliyor. Daha sonra bırakmakta zorlanılıyor ve tekrar tekrar bu süreç yaşanıyor. Ve sonunda geriye dönüş olabiliyor ta ki destek alınmazsa.
Peki, nedenleri neler?
Bir kere çok fazla nedeni var. Beyinle ilgili nedenler, maddeye ulaşmanın kolaylığı ile ilgili nedenler, ailevi faktörler, eğitimle ilgili sorunlarla ortaya çıkabilir. Yapılan çalışmalarda en çok madde kullanmaya iten nedenler olarak merak olayı çok fazla. Sorunlara çözüm aramak, sorunlardan kaçmak, eğlence amaçlı, arkadaş baskısı, aile içi iletişim eksikliği ve eleştirel ve seçici olmayan medya ve internet takibi vb... “Bir kere kullanmakla bir şey olmaz!” demeyin bir kere kullanmakla çok şey olur. Onun için biz mutlaka uzak duracağız ve çocuklarımızı bu konuda eğiteceğiz. Kontrol edebilir miyiz? Hayır. Kontrol edemiyoruz, çok zor. Aslında bir beyin hastalığı. Beynimiz bir süre sonra istemeye başlıyor. O yüzden biz iradeye güvenmiyoruz burada. Ben iradeliyim, ben başarılıyım. Hayır. Yardım alınacak burada, buna sizler de destek olacaksınız ve biz de tedavi ekibi olarak destek olacağız mutlaka. Arkadaş baskısını hep görüyoruz. Uyum sağlamak adına dışlanmamak adına kullanım olmakta.
Yine bağımlılık yapıcı maddeler; gerçekten çok sayıda.
Yasal olan dediğimiz ki satın da alınıyor ve kullanılıyorlar; tütün ve sigara ile alkol, kafein, özellikle asitli içecekler, yine uçucu maddeler, bazı ilaçlar yeşil reçeteli, kırmızı reçeteli ilaçlar vb. Ve günümüzün en büyük bağımlılıkları internet ve şans bağımlılıkları dediğimiz bağımlılıklar. Yasal olmayanlar; esrar, eroin, kokain diğer uyarıcılar ve çeşitli maddeler. Kafein; olup olmaması üzerinde aslında biraz düşündüm ama gerçekten bir sorun. Çünkü çocuklarımız bunu çokça tüketiyorlar. Özellikle asitli içeceklerde çok sık karşılaşıyoruz. Bakın bunlar riskli, mümkün olduğunca eve dahi sokmamak lazım. Çünkü bunlar bir süre sonra gerçekten bağımlılık oluşturuyor. Tütün ve sigarayı aslında biliyoruz. Ama ne yazık ki çoğunlukla da kullanıyoruz. Çünkü bir şey olmadığını, olmayacağını düşünüyoruz. Ama durum öyle değil. Gerçekten bağımlılık oranı çok yüksek. Kesildikten sonra yaklaşık % 70 tekrar başlanılıyor. Ve ölüm nedenleri olarak baktığımızda şu KENT BULUŞMALARI: 26 NİSAN 2016 56 anda en ciddi sorunlardan biri tütün. Çünkü çocuklarımız ve gençlerimiz önce sigarayla başlıyor. Sonra alkol ve sonra da başka maddeler. Onun için bizim bu konuda duyarlı olmamız gerekiyor ve aileler olarak bizim bu konuda mutlaka farkındalığımızın artması gerekiyor. Alkol ile ilgili de çok sayıda sorun yaşıyoruz. Yine son yıllarda bir sorunumuz daha var. Sentetik dediğimiz, kimyasal dediğimiz bazı uyuşturucu maddeler var. Bunlar internet üzerinden satılmakta. Gerçekten içinde katkı maddeleri olan fare zehri, aseton gibi öldürücü dediğimiz ve birçok ölüm vakasının nedeni olan maddeler var. Fakat idrar tahlillerinde çıkmıyor ne yazık ki. Bu anlamda daha çok dikkat etmemiz gerekiyor ve çocuklarımızı mutlaka korumamız gerekiyor. Yoksunluk belirtileri oluyor. Bırakıldığında şiddetli ağrı, kusma, ishal, uykusuzluk, burun akıntısı gibi yine mutsuz ve kötü hissetme, sinirlilik hali gibi çeşitli problemlerle karşılaşıyoruz. Zehirlenme belirtileri neler? Çoğunlukla sarhoşluk gibi başlıyor, bazen uykusuzluk bazen solunumla ilgili bir sorun, bazen göz bebeklerinin büyümesi, aşırı hareketlilik, saldırgan davranışlar, hayaller görebiliyorlar bu hastalar ya da intihar düşünceleriyle seyretmekte. Ciddi zehirlenme belirtileri oluyor.
Sonuçlar neler? Madde kullanımına bağlı çok ciddi tıbbi sorunlar var. Özellikle kanser, kalp hastalıkları, yüksek tansiyon, beyin kanamaları, nöbet gibi ciddi sonuçlar ortaya çıkabilmekte.
Peki, çok sorulan bir soru var. Madde kullanan kişi anlaşılabilir mi?
Aileler bu konuda panikliyorlar, birçok aile; hocam biz kullanıp kullanmadığını bilmiyoruz, bu yüzden tahlil için getirdik diye kolundan tutup birçok gencimizi getirmeye çalışıyorlar. Bir kere bazı şeyleri bilmemiz gerekiyor. Öncelikli olarak aile ilişkiler azalmaya başlıyor. İçe kapanmaya başlıyor çocuklarımız ya da tersi olabilir, huzursuz ve aşırı bir sıkıntı ve panik durumuyla karşılaşılabilir. Her zamankinden daha fazla para harcamaya başlıyor bu çocuklarımız. Okula gidiyorsa başarılarında azalmalar başlıyor, ya da çalışıyorsa işe gitmeme gibi, iş yerinde sorunlar gibi ve KENT BULUŞMALARI: 26 NİSAN 2016 57 kendisine özeni ve bakımı azalmaya başlıyor. Konuşmalar anlamında baktığımızda kodlu bir dil kullanma bir şeyler saklıyormuş gibi konuşma, bazı uygunsuz sözler, yine bulantı kusma, kas ve eklem ağrıları, gözbebeklerinde büyüme ve küçülme gibi belirtiler, yeme alışkanlıklarında değişiklikler, bazen elinde, yüzünde veya giysilerinde boya veya lekeler, iğne izleri gibi belirtiler olabilmekte. Bunlara karşı çok dikkatli olmamız gerekiyor ama en kesin yöntem kan ve idrar testi ile yapılan araştırmalardır.
Yine çok sorulan bir soru. Bağımlılar tedavi olabilirler mi?
Öncelikle şunu söyleyeyim bu konuyla ilgili ön yargılar var. Bu kişiler tedavi edilemezler şeklinde. Bağımlılığın bir hastalık olduğunu unutmayacağız. Bir kere kişinin kendisini tedavi için hazır hissetmesi gerekiyor. Zorla tedavi olabilir mi? Zorla tedavi olunmuyor. Peki, bunu nasıl sağlayacağız? Bunu ilk önce eğitimle sağlayacağız. Ve farkındalıkla sağlayacağız. Eğer gerçekten ilerlemiş bir durumdaysa tedavinin devrede olması gerekiyor. İsteklilerde iyileşme oranı çok yüksek. Bu tip durumlarda özellikle sağlık ekibinden mutlaka yardım alınması gerekiyor. Bu tip tedavilerin tek başına ya da ehli olmayan kişiler tarafından yapılmaması gerekiyor. Çünkü bu tedavilerin de komplikasyonları olabiliyor. Yine son yıllarda çok gördüğümüz biz bu hastaların kanını değiştirelim, temizleyelim yani ozon tedavisi dediğimiz bir tedaviden bahsediliyor. Ve de düşüncelerini yok edelim deniliyor. Aslında bunların hiçbirinin tedavide yeri yok. Peki, nasıl bir tedavi olacak bunlar? Evet, sorun çok yönlü, tedavisi de çok yönlü. Öncelikle önleyici çalışmalar ki burada eğitim çok önemli. Özellikle ailenin bu durumda ilk sırada devrede olması gerekiyor. Ve toplumun bilinçlendirilmesi gerekiyor. Ve son yıllarda rehabilitasyon dediğimiz tedavi sonrasında hastalarımızın ve gençlerimizin daha uzun süreli tedavilere ihtiyacı var.
Genel önleyici faktörler neler?
Bir kere güçlü ve pozitif bir aile yapısı olması gerekiyor. Dolayısıyla dinleyici ve değer verici bir tavır olmalı. İyi örnek olacağız. Aile içi kurallarımız açık olmalı ve herkesin bu kurallara uymasını isteyeceğiz. Özellikle değerler eğitimini ihmal etmeyeceğiz. Bunlar biraz unuttuğumuz, bazen biraz unutturulan değerler. Gerçekten ahlaki değerler, bu anlamda çok önemli. Bunların da mutlaka devrede olması gerekiyor. Eğitim çok önemli bu anlamda.
Peki, aileler neler yapacak?
Bu konuyu çok kısa geçeceğim. Soğukkanlı ve sakin olacağız. Kendimizi suçlamayacağız. Konuşmaktan çekinmeyeceğiz. Duygularımızı kontrol edeceğiz. Beklentilerimizi biraz daha azaltabiliriz belli noktalarda çünkü tedavi biraz uzun sürebilir. Yeni stratejiler geliştireceğiz. İlk adımı biz atacağız ebeveyn olarak. İletişim mutlaka önemli. Sorumluluğu üstlenmesini sağlayacağız. Onun yerine biz birçok şeyi yapmayacağız. Geri dönüşler olamıyor mu? Olabiliyor tabi ki. Tekrar uyuşturucuya dönülebileceğini unutmamak gerekiyor aile olarak. Ve tabi ki burada karşımızdakini anlamamız gerekiyor. Çatışmaları çözeceğiz. Bu biraz zaman alacak belki çocuklarımız için, gençlerimiz için. Geçmişi unutacağız ve geleceğe odaklanacağız. Evet, sonuç olarak eğitim çok önemli. Anne-baba, çocuk-öğretmen ilişkileri çok önemli. Burada mutlaka birbirimize destek olarak, birbirimiz olmadan bu işi atlatamayacağımızı unutmamalıyız. Sorunları hep birlikte çözmeye çalışacağız. Hayır demesini öğreteceğiz. Özellikle zarar konusunda hayır demesini öğreteceğiz çocuklarımıza. Ve ben de alkole ve maddeye hayır diyorum. İlginiz ve dikkatiniz için tekrar teşekkür ediyorum.
Alkol ve Madde Bağımlılığı
Prof. Dr. Mehmet Murat KULOĞLU
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Ruh Sağlığı ve Hastalıklar
Sosyal Ağ